Damak çatlatan Paris

0
1302

Türk gezginlerin en çok ziyaret ettikleri kentlerin başında Paris geliyor. Aslında bu aylarda kent halkı Paris’ten kaçar, her taraf turistlerle dolup taşar. Bu kente giden eşimin dostumun bana en çok sordukları soru, “nerede yiyelim, nerede içelim?” olur. Ben de elimden geldiğince onları doğru adreslere yönlendirmeye çalışırım. Bu hafta kendi notlarımdan ve damağı kuvvetli dostlarımın önerilerinden oluşan bir “Damak Çatlatan Paris” rehberi hazırladım. Mekanların çoğu tarafımdan “teftiş” edilip, onaylanmıştır. Umarım bu adresler gezinizin çok lezzetli geçmesine yardımcı olur. Şimdiden afiyet olsun.

Denizden babam çıksa

Paris, deniz mahsulleri cenneti. Özellikle buzlu tepsiler üstünde servis edilen deniz kabukluları,insanın aklını başından alacak kadar lezzetli. Bu konuda iddialı olan restoranları şöyle sıralayabilirim:

Ecailler Du Bistrot
Doğal istiridye sevenler için en doğru adres. İstiridyeyi yerken denizi içiyormuş gibi bir duyguya kapılıyorsunuz. Mönüde sadece istiridye yok. Midyeler de bir okadar taze ve lezzetli. Dil balığı ve levrek insanın aklını başından alıyor. Hele yanında Loire Vadisi’nden soğuk bir beyaz şarap varsa!

22 rue Paul Berth, 11th.

L’İlot
Entelektüel bir mekan. Masa komşularınız sanatçılar, moda tasarımcıları, galericiler olabilir. Deniz kabukluları mönünün baş köşesinde. Tütsülenmiş ve marine edilmiş balıklar, somon ve ton balığı filetosu, tonbul bacaklı yengeçler… Denizden masaya uzanan lezzet yolculuğu. Taraması, sanki bizim Rum meyhaneciler yapmış gibi lezzetli.

4 rue de la Corderie, 3rd. Pazartesi kapalı. Adam başı ortalama 35 avro.

The Sunken Chip
Paris’te iki İngiliz şef. Onun için mönünün birinci sırasında İngiliz mutfağından bir lezzet var: Kızarmış balık ve kızarmış patates. Yiyebileceğiniz en lezzetli kızartmalara bir de bezelye püresi eşlik ediyor. Brötenya sahillerinden gelen Ahtapot, morina, izmarit, fener balığı parmakları yediriyor.

39 rue des Vinaigriers, 10th. Pazartesi-Salı kapalı.

La Table d’Aligre
Fransa’nın en iyi yiyecek marketi Marche d’Aligre’nin hemen yanıbaşında. Yemeğe sote karides ve yağlı sardalye ızgara ile başlamanızı öneririm. Daha sonra Arduvaz taşı üstünde pişirilmiş balık veya deniz mahsullerine geçebilirsiniz. Tereyağı, kapari çiçeği, maydanoz ve limon suyuyla yapılmış Grenbloise sosuyla servis edilen levrek ve dil balığı tavanın da damakları çatlattığı da aklınızın bir köşesinde bulunsun.

11 Place d’Aligre, 12th. Pazar-pazartesi kapalı. Ortalama 40 avro.

Clamato
Belirli bir mönü yok. o gün ne pişeceği, sabah balıkçının getirdiği malzemelere göre belirleniyor. Peru’nun ünlü Çeviçesi ve balık karpaçyo mideyi ana yemeğe hazırlayan lezzetli başlangıçlar. Şaraplar organik. Rezervasyon kabul etmiyor. Onun için bir süre bekleyebilirsiniz. Ama değer.

80 rue de Chronne,11th. Pazartesi-salı kapalı. Ortalama 40 avro.

Dessirier
Modern ve aydınlık bir mekan. Mönü sezon malzemelerine göre hazırlanıyor. Yaz mönüsünün favorisi, yanında kuşkonmaz graten ile tekir tava. Kışın ise limon püresi ile deniz tarağı favoriler arasında. Kaliteli malzeme, lezzetli yemekler ve biraz pahalı hesap. Patrona sorarsanız, “kalite pahalıdır” diyecek.

9 place du Marechal Juin, 17th. Hergün açık.

Gaya
3 yıldızlı şef Pierre Gagnaire’nin mekanı. Yayıncıların, antikacıların, yazarların favori mekanı. Şefin yemekleri de kendisi gibi 3 yıldızlı. Greyfurt jölesi ve zar gibi doğranmış Japon turbu ile servis edilen izmarit karpaçyo tam bir baş yapıt. Şarap listesi çok zengin ama fiyatlar biraz yukarıda.

44 rue du Bac, 7th. Pazar günleri kapalı. Fiks mönü: 48 ve 65 avro.

Huitrerie Regis
Saint-German-des-Pres’in tam kalbinde. Deniz kabuklullarının en lezzetli olduğu mekanların en birincilerinden. Çünkü malzemeler Atlantik Okyanusu kıyılarından geliyor. İstiridye, yengeç, deniz kestanesi, midye… Hepsi okyanus kokulu lezzetler. Masaya konan sert kabuklu, ekşi mayalı ekmek ve tuzlu tereyağı lezzetlere lezzet katıyor.

3 rue de Montfaucon, 6th. Pazartesi kapalı. Kişi başı ortalama 45 avro.

Prunier
Yeşil mozaiklerle süslenmiş dış cephe müşterileri mıknatıs gibi çekiyor. Deniz mahsulleri geleneksel usüllerle hazırlanıyor. Mönüdeki satırlar bile ağız sulandırıyor. Favorim: Havyar eşliğinde sunulan İstiridye.Peru’nun acı kırmızı biberi ve siyah zeytinle hazırlanan ahtapot salatası, buharda pişen levrek ve diğerleri… Tüm lezzetler 10 numara.

16 ave Victor Hugo, 16th. Pazar günleri kapalı. Kişi başı ortalama 67 avro.

Rech
Denizden çıkanlarla bir ziyafet çekmek istiyorsanız, en doğru mekan burası. Başlangıç için istiridye öneririm. Yemeye doyum olmuyor. Altı tane ile başlıyorsunuz, düzineyi buluyorsunuz. Balık karpoçyada da oldukça iddialılar. Yemek sonunda tatlı olarak ekleri hararetle öneririm.

62 ave. des Ternes. Öğle mönüsü: 35 avro. Kişi başı ortalam 90 avro.

Hem lezzetli hem hesaplı

Paris’te her cüzdana göre bir lezzet durağı bulmak mümkün. Lezzetli yemek yemek için illaki kazıklanmak zorunda değilsiniz. Aşağıdaki adresler hem lezzetli hem de hesaplı. Hem karnınız doyacak hem damağınız şenlenecek hem de cüzdanınız hafiflemeyecek.

Bistro Victories
Louvre Müzesi’nin yakınında. Müze gezintisinden sonra isyan eden ayaklarınızı ve midenizi susturacağınız lezzet durağı. Izgara etler pamuk gibi ve kıvamında pişmiş, Ördek konfi damakta eriyor, fırında tavuk çıtır çıtır. Profiterolün tadı dillere destan.

6 rue La Vrilliere, 1st. Ortalama 20 avro.

Boco
Lokantanın mönüsünü, 3 yıldız sahibi beş şef hazırlamış. Onun için yemeklerin lezzetinden sual olmaz. Paris’in içinde iki kardeş lokantası daha var. Malzemeler organik. Yemekler kavanozlarda servis ediliyor.Mantar ve ıspanakla doldurulmuş, mısır unu ile yapılmış lazanya insanı şaşırtacak kadar lezzetli.

Boco Opera, 3 rue Danielle Casanova, 1st. Pazar kapalı. Ortalama 20 avro.

Breizh Cafe
Krep denince Paris’te ilk akla gelen mekan. Tütsülenmiş ringa balığı, taze krema ve ringa yumurtası ile yapılan krep dürümü yediğinizde ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Veya jambon, peynir, mantar, enginar kalbi ile tatlandırılmış krep ile damağınızı çatlatabilirsiniz. Tercih sizin. Tatlı istiyorsanız, dondurmalı krepi deneyebilirsiniz.

109 rue Vieille du Temple, 3rd. Kişi başı ortalama 15 avro.

La Cantine de la Cigale
Paris’in en renkli semti olan Pigalle’in tam kalbinde. Kaz ciğerli baget, fasulye püresi ile sosis, Pirenelerden gelen böğürtlen reçelinin eşlik ettiği Fransız peynirleri, taze baget ekmeği, bir bardak kırmızı şarap. Bundan daha lezzetli mönü olabilir mi? Etraftaki curcunayı seyretmek de bedava.

124 boulevard Rochechauart,18th. Pazarları kapalı. Kişi başı ortalama 20 avro.

Le Richer
Barda lezzetli yemek yenen ender adreslerden biri. Yanında sote lahana eşliğinde gelen dana yanağı, başlı başına bir ziyafet. Tadı damağı uzun süre şenlendiriyor. Hele yanında bir bardak da kırmızı şarap varsa, yaşasın Paris! Tabağın ortasında alabalık patesi, yanında karnabahar püresi ve limonlu domates köpüğü. On numara bir yemek. Tavşan yahnisi de şapka çıkartılacak bir yemek. Barda yer bulmak kolay değil. Bekleyen derviş muradına ermiş.

2 rue Richer, 9th. Kişi başı ortalama 15 avro.

La Pointe du Groin
Lezzetin pahalı olmadığını kanıtlayan bir mekan. Jombonlu, çeşit çeşit peynirli (hele arasında Bri varsa), kaz ciğerli. Görüntüleri bile insanı çıldırtabilir. Atıştırmalıklar seç, beğen. al. Hepsi birbirinden lezzetli. Hepsini öneririm. Kuzeyli fırıncıların muhteşem ekmeklerine katık olan şarküteriler, söğüş etler yaşama keyif katıyor.

8 rue de Belzunce, 10th. Pazar kapalı. Kişi başı ortalama 20 avro.

A la Biche au Bois
Tahrik edici bir üçlü: Patates püresi, geyik eti ızgara, bir bardak kırmızı şarap. Veya ızgara et yanında Brüksel usulü kızartılmış patates. Fransız mutfağının en lezzetli tartları. Klasik bistro mönüsü. Sıcak ve samimi bir atmosfer. Lezzet düşkünleri ile dolup taşan bir lezzet durağı.

45 ave Ledra-Rolin,12th. Pazartesi günleri sadece akşam yemeği. Kişi başı ortalama 17-30 avro.

İyinin de iyisi restoranlar

Aşağıda sadece adlarını sıralayacağım restoranlar, benim için kentin üst düzey lezzet sunan mekanları. Yıldızlı şefler, çok lezzetli yemekler, ansiklopedi gibi şarap mönüsü, muhteşem dekor, profesyonel servis elemanları. Tahmin edeceğiniz gibi hesap biraz kabarık geliyor.

Le Meurice, L’Astrance, Hauitrerie Regis, Maceo, Spring, Les Tablettes, Le Stella, Thoumieux, Yam Tcha, Ze Kitchen Galerie.

Paris bistrosuz olmaz.

Bir Fransız için bistro demek, lezzetin merkezi demektir. Paris’te adım başı bir bistroya rastlayabilirsiniz. Onların arasından sizin için en iyilerini saçmaya çalıştım:

Josephine Chez Dumonet, A la Biche au Bois, La Baratin, Les Bistronomes, Le Bistro Paul Bert, Christophe, Frenchie, Le Partruche, La Regalade Saint-Honore, Chez Georges.

Kahveler bir şenliktir

Cafeler Fransız kültüründe çok önemli rol oynamışlardır. Bir çok sanatçı ve yazar eserlerini bu kahvelerde üretmişlerdir. Paris bir Cafe cennetidir. Size önerdiklerim bunların arasında en ünlü olanlarıdır. Yani bu kahvelerde bir fincan kahve veya bir bardak şarap içmeden Paris’ten ayrılmayın:

Cafe de Flore, Les Deux Magots, Cafe de La Paix, Le Select, Fouquet’s, Le Cafe Procope, Brasserie Lipp, La Cafetheque.

Fransızlar da çay sever

Paris denince akla hemen yemek-içmek gelir. Kimse buradaki çay salonlarından bahsetmez. Halbuki buradaki çay salonları, İngiltere’dekilerle boy ölçüşecek kalitedir. Bu mekanlar size Paris’te olduğunuzu unutturur.

Ev yemeklerinde de iddialı olan bu salonlarda sunulan kaliteli ve pahalı çaylar işin ustaları tarafından demlenir. Özel demliklerde ikram edilen bu çayların en büyük özelliği ise paket değil, yaprak çay olmaları. Paris’te her salonun sadık müşterisi bulunur. Hafif yemekleri ve kafa dinlemeyi sevenler için oldukça ideal mekanlardır.Eğer bir Paris gezisinde vaktinizi ayırıp bu mekanlardan bir veya bir kaçına uğrayabilirseniz gezinizin daha da keyif verici hale geleceğinden emin olabilirsiniz.

LADUREE

Laduree zaman, para ve kalori sınırlaması olmayanlar için oldukça ideal bir salon. The Place de la Madeleine’den bir blok ötede olan Laduree, 1862 yılından beri hizmet veriyor.

Laduree, minik sandviçleri, tereyağlı çörekleri ve badem kurabiyesi ile adından söz ettiriyor. Plaisirs Sucres-Tatlı Zevkler adlı özel pasta, mekanın bir diğer gözdesi. Tadı damağınızda kalacak fındık kremalı bu pasta , fındık ve sütlü çikolata kırıntılarından oluşuyor.

Şekerli portakal kabuğundan oluşan ve Grand Marnier tadındaki çikolatalı yaş pastanın adı ise St. Claude.

Üzerine mayhoş kirazların ve antep fıstıklı kremanın konduğu kiraz turtasının görüntüsü ise yıldızı andırıyor.

Himalayalardan getirilen Darjeeling G.F.O.P. adındaki çay hararetle öneriliyor. Gümüş kaplı ağır takımlarda ikram edilen 10 çeşit çaydan dilediğinizi seçebilirsiniz.

Adres: 16 rue Royale, 8th. Arrondissement. Kredi kartları geçerli.

MARIAGE FRERES
1854 yılından beri hizmet veren ünlü çaycı Mariage Freres, adını kurucusundan almış. Raflara dizili teneke kutuların içindeki çaylardan yayılan koku içeri girer girmez içinizi kaplıyor.

Çay satılan bölümün hemen arkasında yer alan pastahanede, camlardan süzülen öğlen güneşi ve beyaz keten masa örtülerin verdiği huzurla birleşen fondaki romantik müzik, sizi başka alemlere götürüyor. Burada dünyanın en nadide çaylarını tatmanız mümkün..

Mariage Frere’de öğle yemeği vakti, çayın yanında gidebilecek yiyecekler de sunuluyor. Tatlı çeşitlerini ise klasik meyveli turtalar oluşturuyor.

Adres: 30-32 Rue du Bourg-Tibourg, 4th Arrondissement. Akşam 19.00 ‘da kapanıyor.Kredi kartları geçiyor.

FAUCHON
Paris’in belki de dünyanın hiçbir yerinde rastlayamayacağınız en fantastik yiyecekler burada satılıyor. Pembe fırfırlı kaliteli keten örtülerle özenle donatılan masaları ve rahat koltuklarıyla, ciddi ve profesyonel hizmetiyle üç yıldızlı restoranları anımsatıyor. Fiyatlar ise el yakıyor.

Burada ısmarlayabileceğiniz en cazip seçeneklerden biri de çay mönüsü. Bu mönüde sıcak bir içecekle birlikte, mini sandviçler, mini tereyağlı çörekler ve mini turtalar veriliyor. Daha değişik mönüler için paranıza biraz kıymanız gerekiyor. Ton balığı, jambon, kızartılmış tatlı biber ve siyah zeytinlerden oluşan ton balığı turtası, günlük olarak çıkıyor ve Bayonne jambonuyla birlikte sunuluyor.

Auguste denen ve dört farklı tadı bulunan deniz yıldızı şeklindeki pastanın tadını da uzun bir süre unutamayacaksınız. Fauchon’un iki sayfalık etkileyici bir çay ve kahve mönüsü var.

Adres:26 Place de la Madeleine, 8 th Arrondissement. Pazar günleri kapalı. Kredi kartı geçiyor.

DALLOYAU
Napolyon’un kendisini imparator ilan ettiği tarihten 2 yıl önce, yani1802 yılında kurulan Dalloyau’nun, oldukça zengin bir mönüsü var. Birbirinden leziz pasta ve çikolata çeşitlerinin yanı sıra, tuzlu çeşitleriyle de ünlü olan Dalloyau’nun, Paris ve çevresinde 8 ayrı şubesi bulunuyor. Minik minik doğranmış jambon, peynir ve krema ile karıştırılarak fırında pişirilen hafif sarımsaklı, patates yemeğinden yemenizi öneririm. Bu yemekle birlikte sunulan salata ve dürümlere bayılacaksınız.

Adres:101 rue du Faubourg st.Honore, 8 th Arrondussement. Kredi kartları geçiyor.

L’ ARTISAN DE SAVEURS
Bon Marche yakınlarındaki bu davetkar restoran-çay salonunun her köşesinde kalitenin izleri görülüyor. Keten masa örtüleri ve kırmızı-kadife koltuklar ise atmosfere ayrı bir hava katıyor.

Öğlende, altı çeşit yemek çıkıyor. Tavuk ve ördek ciğerinden yapılan lezzetli güveç yemeği, salata üzerine konan sote tavuk ciğeri, ince dilimlenmiş salatalık, kızarmış ekmek, mango ve beyaz kuş üzümü ile birlikte sunuluyor.

Menüdeki 25 çeşit çay arasından seçim yapmak ise bir hayli zor. Zencefilli kek mükemmel.

Adres: 72 rue du Cherche-Midi, 6th Arrondissement. Öğle yemeği 12.00-14.30 arası servis ediliyor. Çay saati ise 18.30’da sona eriyor. Pazartesi günleri kapalı. Visa ve Mastercard geçerli.

LE LOIR DANS LA THEIERE

Rahat ve gelişi güzel seçilmiş ikinci el mobilyaları, duvardaki posterleri ve Alice’in bir çaydanlıktan orman faresini seyrettiği ilginç resmiyle oldukça sevimli bir yer. Marais’in merkezindeki bu mekanda, ev yemekleri ortamın sadeliğine ve rahatlığına uyum sağlıyor. Büyük dilimli pideler, meyveli kekler, turtalar müşterilere bol keseden ikram ediliyor.

Üzeri beyaz şekerle süslenmiş portakallı yaş pasta ise yarışmaya girecek kadar iddialı.

Personel oldukça cana yakın ve güler yüzlü.

Adres: 3 rue du des Rosiers, 4th Arrondissement. !0.00-19.00 arası açık. Visa ve Mastercard kabul ediliyor.

ANGELINA
Angelina’da hemen herkes buraya özgü bir içecek olan sıcak çukulata içer. Burada Afrikalı diye adlandırılan bu içecek, bakır bir kapta eritilen çikolataya, şeker ve süt karıştırılarak yapılıyor. İki saplı büyük bir fincanda sunulan bu içeceğin bir tarafında ise şekersiz çırpılmış krema bulunuyor. III.Napoleon sütunları, yaldız çerçeveli resimler, devasa aynalar ve mermer masalar mekanı oldukça gösterişli kılıyor.

Çay vaktinde salata, crouque monsieur, quiche, ya da fındık kremalı Le Mont Blanc gibi tatlılardan seçebilirsiniz.

Adres: 226 rue de Rivoli, 1th Arrondissement. Bütün kredi kartları geçerli. 9.00-19.00 arası açık.

NOT: Paris’ten daha çok keyif almak istiyorsanız giderken yanınıza Cüneyt Ayral’ın “BENİM PARİS’im” adlı kitabını almanızı hararetle öneririm.

a target="_blank" href="http://www.vizeland.com/">
a target="_blank" href="http://www.vizeland.com/">
a target="_blank" href="http://www.vizeland.com/">
Paylaş
Mehmet Yaşin
Mehmet Yaşin
20 yılı aşkın bir süredir çeşitli gazetelerde muhabirlik, yazı işleri müdürlüğü ve yayın yönetmenliği yaptıktan sonra Atlas dergisini çıkardı. Daha sonra Doğan Dergi Grubu'nda Genel Müdür olarak çalıştı. Daha sonra Doğan Kitap'ı kurdu. Uzun yıllar yayın yönetmenliğini yaptı. Bu süre boyunca birçok genç yazarı okuyucuya tanıttı. Yayıncılıktan sonra CNN Türk televizyonunda 'Yol Üstü Lezzet Durakları' programını yapmaya başladı. Aynı anda Hürriyet gazetesinde, İstanbul Life, Atlas, Capital, Meat and Beef dergilerinde lezzet yazılar kaleme aldı. Hem gazete, hem sosyal medya hem de televizyonda geniş bir izleyici kitlesine ulaştı. Dört kitabı var.