Türkiye’de bir zamanlar tatil denince akla, deniz, kum, güneş üçlüsü geliyordu. Kızgın kumda yatmak, kızgın güneş altında kavrulmak, denizde bir iki kulaç atmak… Hepsi bu kadar. Tatil süresince her gün yinelenen eylemler.
Sonra benim çıkardığım Atlas Dergisi devreye girdi. Tatilcileri değişik seçeneklerden haberdar etti: Dağlarda yürüyüş yapmak da bir tatildi. Lüks otel odaları yerine çadırda konaklamak da heyecan vericiydi. Tarihe dokunmak, bisikletle yollara düşmek, azgın akıntılarda kano yapmak, dağlara tırmanmak, kent sokaklarında dolaşmak, kaybolmak, keşfetmek… Bunların hepsi birer tatil türüydü.
Atlas’ın yayınları zaman içinde meyvelerini verdi. Türk insanı gezi, macera, doğa ve kültür turizmlerinin de olduğunun farkına vardı ve sevdi.
Bu değişkenliği sağlayan sadece Atlas Dergisi değildi.
İşe Sultanahmet’te, ücret karşılığı turist gezdirmekle başlayan, Robert Kolej öğrencisi Faruk Pekin’de aynı çabaya girişmişti.
Turizme amatörce bir başlangıç yapan Faruk Pekin sonraları FEST Turizm şirketini kurdu. İşe yabancı gezginlere Türkiye’de kültür gezileri yaparak başladı. Yabancı gezginler Türkiye’nin benzersiz ören yerlerini, doğal zenginliklerini, çok katmanlı, çok kültürlü, çok dinli, çok dilli yapısını Faruk Pekin aracılığı ile öğrendiler.
Pekin, 80’li yılların sonunda “Adım Adım İstanbul” gezilerini başlattı. İlk gezinin rehberliğini Murat Belge yaptı. Daha sonraki gezilerin rehberleri ise kendi konularında Türkiye’nin en uzman kişileriydi: Doç. Dr. Mehmet İhsan Tuncay, Prof. Metin Sözen, Prof. Afife Batur, Prof. Baha Tanman, Prof. Faik Yaltırık, Prof. Kazım Çeçen, antika uzmanı Rafi Portakal, sanat tarihçisi Hayri Fehmi Yılmaz, mimar Cengiz Bektaş, tarihçi Necdet Sakaoğlu.
Bu kıymetli rehberlerin eşliğinde İstanbul’u gezdiğinizi hayal edebiliyor musunuz? Ben bir kaç geziye katılmış, ne kadar İstanbul cahili olduğumu öğrenmiştim.
Faruk Pekin ilk konaklamalı gezisini Kapadokya’ya düzenledi. Ardından 15 günlük bir tren yolculuğunu organize etti. Bu yolculuğun rotası şöyleydi: İstanbul-Ankara-Hattuşaş-Trabzon-Artvin-Van-Hasankeyf-Mardin-Diyarbakır-Urfa-Nemrut-Eski Malatya…
Geziler sadece kentler ve ören yerleri ile sınırlı değildi. Prof. Faik Yaltırık ile flora gezilerini başlattı.Ağaçlar, bitkiler, çiçekler, böcekler. Sonra doğa yürüyüşleri, ardından yeşil rotalar devreye girdi.
Ve geziler tüm hızıyla devam ediyor.
Yalnız Faruk Pekin ile gezmenin zor olduğunu belirtmeliyim.
Çünkü onun gezileri bir “Alman Disiplini” içinde geçer. Gezi programında uyku azdır, geç kalmak “asla” yoktur. Kondisyonunuzun yüksek olması gerekir. Gezi bitince çok şey öğrenirsiniz ama vücudunuzda ağrımayan kasınız kalmaz.
Faruk Pekin’in, kültür turizmi ve gezi kültürü yazılarını topladığı “Gezmek Yaşamaktır” adlı yeni kitabı çıktı. Bu kitabı okurken Hindistan’da milyonlarca insanla birlikte Kumbh Mela Festivali’ne katıldım. Bir Kutup gecesinde yıldızların altında sıcak şarabı yudumladım. İzlanda’yı okurken geçmiş yıllar aklıma geldi, ateşin buzla dansını bir kez daha yaşadım.
Bir türlü binemediğim Trans Sibirya Ekspresi ile destansı yolculuğa çıkmış gibi oldum. Tibet’i, Keşmir’i, Etiyopya’yı, Galapagos Adaları’nı rahat koltuğumda köşe bucak gezdim.
Oturduğunuz yerden heyecanlı bir yolculuğa çıkmak istiyorsanız, Faruk Pekin’i okumanızı öneririm.