Sokakta yemek hem ucuz hem lezzetli

0
1815

Yola çıkmanın tam vaktidir. Gidilen yerlerden keyif almanın ilk şartı da damakları şenlendirmektir. Ben, kent gezilerimde, sabah ve öğle yemeklerini genellikle sokakta yerim. Hem çok lezzetli hem de ucuz olur. Ayrıca kuyruklarda sürpriz dostluklarda kurulur.

En şanslı gezginler bence Türkiye’ye gelenlerdir. Çünkü ülkemiz bir sokak yemeği cennetidir. Turistler üç kuruşa çok lezzetli yemek yeme olanağını bulurlar. Gelin sokak yemeklerimizi sıralayalım: Lahmacun, simit, ekmek araları, nohutlu pilav, balık-ekmek, kokoreç, turşu suyu, çeşitli dürümler, börekler, tatlılar, kestane kebap, haşlanmış veya közlenmiş mısır, sütlü badem, salatalık, taze ceviz, midye dolması… Mutlaka unuttuklarım olmuştur, siz eklersiniz.

Bu hafta not defterimdeki sokak yemekleri notlarımı aktaracağım. Gezdiğim yerlerde neler yemişim, ne hissetmişim onlardan bahsedeceğim. Belki bir işinize yarar!İsterseniz konuya dalmadan önce, sokak yemeklerinin geçmişinden bahsedeyim:

İlk sokak yemeğinin antik Yunan kentlerinde satıldığı öne sürülür. Bu yemekler, kızarmış küçük balıklardı. Antik Roma’da ise yoksul semtlerdeki evlerde mutfak olmadığı için, halk sokakta satılan yemeklerle karınlarını doyurmak zorundaydı. Bu yemekler içinde en çok tüketilen, sade suyla yapılmış nohut çorbası ve bir parça ekmekti.

Çin’de de sokak yemeklerinin müşterileri genellikle fakirlerdi. Ama tezgahlarda satılan yemekler o kadar lezzetliydi ki, zenginler hizmetçilerine bu yemekleri aldırıp, gözlerden uzakta yemeyi tercih ederlerdi. Burada, bizim Tantuni aklıma geldi. O da önceleri Mersin sokaklarında, seyyar arabalarda satılan fakir yemeği idi. Varlıklılar bu arabaların yanına asla yaklaşmazlardı. Belediye, seyyar arabaları yasaklayıp, onların dükkanlarda satılmasını şart koşunca Tantuni’nin önü açıldı. Tantuni şimdi, büyük şehirlerde, üç-dört katlı lüks restoranlarda satılıyor.

Konumuza dönersek; Mısır’da çok kişi yanlarında deriden yapılmış sofra örtüsü taşırdı. Yemek vakti gelince, örtüler kuytu bir yere serilir, sokak satıcılarından alınan şiş kebap, pilav ve kızarmış hamurdan oluşan yemeklerini yerlerdi.

Aztekler’de sokak yemekleri oldukça çeşitliydi. Satıcılar, hindi, tavşan, sincap,kurbağa ve balık etinden yapılmış yemekler, böceklerden yapılmış yahniler satarlardı.

Osmanlı devleti ise sokakta yemek satanlar için yasa çıkartan, kurallar koyan, onları organize eden ilk ülke olmuştu.

Gelelim defterdeki notlara:
ABD: En bilinen sokak yemeği Hotdog. Çok sade bir sosisli sandviç. Üstüne biraz hardal, biraz ketçap, biraz kızarmış soğan parçacıkları konunca işlem tamam. Tuzlu Pretzel, hele sabahları sıcaksa dayanılır gibi değil. Çeşitli kentlerdeki yemek arabaları (özellikle New York ve Oregon Portland’da) tam bir ziyafet sunuyor. Hem de 5-10 dolara.

BALKANLAR: Tabii ki köfte ve börek. Bence en lezzetli köfteyi Boşnaklar yapıyor. Üsküpte, börekli sandviç en sevilen sokak yemeği.

AMSTERDAM: Küçük arabalarda satılan, bol soğanlı salamura ringalı sandviçlere doyum olmuyor. Birkaç tane ile ancak doyuluyor. Peynirli sandviçler de muhteşem. Sandviçin arasına öylesine çok peynir koyuyorlar ki, insan yemekte zorlanıyor.

BERLİN: En sevilen sokak yemeği dönerli sandviç veya dürüm. Onu sosisli sandviçler izliyor. Sosisler o kadar uzun ki ekmek arasına sığmıyor. En sevdiğim sosis ise Currywurst. Tabii yanında buz gibi bir birayla.

NAPOLİ: Bir sokak yemeği cenneti. Yağda kızartılan pizza, hem lezzetli hem doyurucu hem de ucuz. Kızartma ağır gelirse normal pizza dilimlerini tercih edebilirsiniz. Benim favorim ise Focaccia Di Recco. Bu bizim peynirli gözlemeyi andırıyor. İtalya’da dondurmasız hayat olur mu? İnsan onlarca çeşit arasından neyi seçeceğini şaşırıyor.

İSPANYA: Özellikle sabahları sıcak Churros. Bu, bizim tulumba tatlısının uzunu veya yuvarlağı. Biz de de sokaklarda satılan bir tatlı çeşidi (kerhane tatlısı). Üstüne biraz da erimiş çikolata gezdirilirse, tadı daha da doyumsuz oluyor. Ucuz, lezzetli, doyurucu bir kahvaltılık.

PRAG: Smazeny Syr, çok sevdiğim bir sokak yemeği. 1,5 cm kalınlığında ve tost dilimi büyüklüğündeki peynir, un, yumurta ve ekmek kırıntısına bulanıp, tavada kızartılıyor. Yanında patates kızartması ile nefis bir öğle yemeği. Sokak satıcılarının sosisli sandviçleri de çok lezzetli ve doyurucu.

BANGKOK: Sokak yemeklerini sevenler için tam bir cennet. Tezgahlarda ne ararsan var. En sevilenler, kızarmış erişte. İplere asılmış, nar gibi kızarmış tavuklar ve ördekler ağız sulandırıyor. Kızarmış deniz mahsulleri, çekirdek gibi yenen haşlanmış minyatür karidesler, ızgara kedi balığı, çeşit çeşit çorba, isteyenlere kızarmış böcekler. Acılı, tatlılı onlarca sos. Papaya salatası mutlaka tadılmalı. Yemekleri yapanlar ev kadınları olduğu için her şey çok lezzetli.

MARAKEŞ: El-Fna Meydanı, akşamları gerçeküstü bir görünüme bürünüyor. Meydanın ortasındaki tezgahlarda yemekler lezzetli ve ucuz: Tajin, şiş kebap, patates kızartması, ayıklanmış kelle, haşlanmış salyangoz, meyve suları, onlarca çeşit tatlı. Bunca yemeği hazmetmek için de naneli çay.

BOMBAY: Bu ülkede sanki kimse evinde yemek yemiyor. Her köşebaşında yemek tezgahları var. Çiğ börek benzeri kızartmalar, pide arası kebaplar, yoğurt soslu tavuk kızartması, inek memesi kızartması… Yemekler saymakla bitmez. Benim favorim: Bhelpuri. Nohut unu, haşlanmış pirinç, patates, soğanla yapılan çok lezzetli bir yemek. Hindistan’da sokakta yemek yerken biraz dikkatli olmak gerek!

RİO: Lokantalar pahalı olduğu için sokak yemeklerine rağbet fazla. En çok sevilen sokak yemeği, Pao de Queijo denen peynirli sandviç. Plajlar ise haşlanmış ve ızgara karides satıcılarının hakimiyetinde. Sokak kebapçıları da oldukça lezzetli etler sunuyor. Sıcaktan bunalanlar için buz gibi hindistan cevizi suyu hazır. Hem de cevizin içinden.

REYKJAVİK: İzlanda, sokak yemekleri ile arası pek iyi olmayan bir ülke. Ama başkentteki küçük büfenin şöhreti tüm dünyaya yayılmış durumda. Bu büfenin duvarında,”Burada dünyanın en lezzetli sosisli sandviçi satılıyor” yazılı. Kapının önünde her zaman kuyruk var. Beklemeye değiyor. Michelin Guide bu küçük kulübeyi öneri listesine almış. Bill Clinton ve Anthony Bourdain de müşterilerinin arasında. Sosisler, dağlarda özgürce dolaşan kuzuların etinden yapılıyor.

MISIR: Bu ülkenin en sevilen sokak yemeği pek yabancımız değil. Bakla ile yapılan kızartılmış Falafel (Ta’amiya), pide arasında, özellikle kahvaltıda çok rağbet edilen bir sokak yemeği. Yanında acılı turşu ile lezzeti bir kat daha artıyor.

VİETNAM: Panh Mi denen sandviç, bugüne kadar yediğim en lezzetli sandviçlerin başında geliyor. Baget ekmeğin arasında ister salam, ister sosis, ister pate ve bol yeşillik. Sandviç ekmeği başlı başına bir harika. Fransız işgalinden miras kalmış. Panh Mi, bence sokak yemeklerinin en kralı.
SORU: Sayın doktor, benim sorum sizin mesleğinizi ilgilendiriyor. Sık sık yurt dışına gidiyorum. Sokak yemekleri ağzımı sulandırıyor ama yemeye cesaret edemiyorum. Yesem mi, yemesem mi bir doktor olarak ne önerirsiniz?

Yusuf Terzi-Bursa

CEVAP: Yusuf kardeş, bir yanlışı düzelterek söze başlayalım. Ben tahmin ettiğin gibi tıp doktoru değilim. Onun için ishal nasıl kesilir bilmem. Biz de, işinde eski olanlara “doktor” adını takarlar. Bu, konusunda her şeyi bilen adam anlamına gelir. Arkadaşlar benim yaşıma hürmeten bana “doktor” ünvanını yakıştırmışlar. Gelelim sorunun yanıtına: Ben de sokak yemeklerini severim ama her önüme gelen satıcıya balıklama dalmam. Özellikle de Üçüncü Dünya ülkelerinde.

Bir kaç kez ucuza yemek yiyeceğim diye boyumun ölçüsünü fena aldım. Bir kaç yolculuğum, otelin tuvaletinde dergi okuyarak geçti. Batı ülkelerinde bu konuda pek sıkıntı yok. Sokak satıcısında, açıkta satılan içecekleri kesinlikle içme. Özellikle Mısır ve Hindistan bu konuda oldukça tehlikeli.

Otelde yetkililere veya tanıdıklarına, nerede yenilmesi gerektiğini sor. Oralarda ye. Kızartılan, kaynayan, ızgara üstünde pişen yiyeceklerde pek sorun çıkacağını sanmıyorum. Pişme esnasında mikroplar ölür. Çiğ sebzelerden kesinlikle uzak dur. Buz kullanma. Tüm bu önerilerim seni korkutmasın. Sokak yemekleri hem çok lezzetli hem çok ucuz hem de doyurucudur. İshal olmaya değer!

a target="_blank" href="http://www.vizeland.com/">
a target="_blank" href="http://www.vizeland.com/">
a target="_blank" href="http://www.vizeland.com/">
Paylaş
Mehmet Yaşin
Mehmet Yaşin
20 yılı aşkın bir süredir çeşitli gazetelerde muhabirlik, yazı işleri müdürlüğü ve yayın yönetmenliği yaptıktan sonra Atlas dergisini çıkardı. Daha sonra Doğan Dergi Grubu'nda Genel Müdür olarak çalıştı. Daha sonra Doğan Kitap'ı kurdu. Uzun yıllar yayın yönetmenliğini yaptı. Bu süre boyunca birçok genç yazarı okuyucuya tanıttı. Yayıncılıktan sonra CNN Türk televizyonunda 'Yol Üstü Lezzet Durakları' programını yapmaya başladı. Aynı anda Hürriyet gazetesinde, İstanbul Life, Atlas, Capital, Meat and Beef dergilerinde lezzet yazılar kaleme aldı. Hem gazete, hem sosyal medya hem de televizyonda geniş bir izleyici kitlesine ulaştı. Dört kitabı var.